19 Aralık 2013 Perşembe

BRITISH MUSEUM_LONDON



http://tr.m.wikipedia.org/wiki/British_Museum

British museum hakkında geniş bilgiyi verdiğim linkten edinebilirsiniz, tabi ki internette daha pek çok bilgi var burası ile ilgili bu yüzden ben kendi izlenimlerinden bahsetmek istiyorum.

Bence Londra'ya çok kısa bir süre için bile geldiyseniz mutlaka görülmesi gereken bir müze. Ama yanlış anlaşılmasın oldukça büyük ve tam anlamıyla gezmek için belki de haftalar gerekir. Yinede kafanızdaki (en azından benim kafamdaki) sıkıcı müze önyargısını tamamen yıkmış yerdir. Cocuklarınız varsa kesinlikle görsünler, yapı içerisinde kısa bir gezinti bile insana hem keyifli zaman geçirtiyor hem de bir dünya ve zaman turu yapmış oluyorsunuz.

Sergilenen eserlerin dünyadan toplandığı bir nevi çalındığı düşüncesiyle eleştirenler olsa da ben buna katılmıyorum. Evet dünyanın en büyük sömürge imparatorluğu ve hakimiyetine girmiş, girmemiş pek çok ülkeden eserler toplamış ama bu eserler kendi ülkelerinde kalsa ya oldukları yerde yok olmaya terk edilirler yada zengin bir kişinin özel koleksiyonunda olurlardı diye düşünüyorum. Ait oldukları yerlerden buraya getirilebilmiş olmaları bile kendi ülkelerinde kıymetlerinin bilinmediğinin bir göstergesi bence. 


İçeriye girdiğinizde genel olarak müze yerleşimini gösteren bu tabelayı görüyorsunuz. Müze girişi bedava olsada müze yerleşimini gösteren kat planları kitapçığı paralı :( bu yüzden kısa süreli bir gezi için bu tabelanın fotoğrafını çekebilirsiniz ama sonra da gelirim derseniz kitapçık alın ve saklayın ;) Girişteki resepsiyondan müze ve eserlerle ilgili bilgileri içeren dinleme aletlerinden de alabilirsiniz.


İçeride sizi karşılayan diger bir tabelada hergün güncellenen müzedeki tur ve sergilerin bilgilerini içeren bu tabela. Gün içinde pek çok bölümde bedava turlar düzenleniyor. Yaklaşık 40 dakikalık bu turların dili yalnız İngilizce ne yazık ki.




Müze turistlerin olduğu kadar her yaştan öğrenci gruplarının da uğrak yeri durumunda.



Müzeden birkaç ayrıntı


Halikarnas Mozolesi
http://tr.m.wikipedia.org/wiki/Halikarnas_Mozolesi

Türkiye'den "çalınan" ve son dönemde geri iadesi istenen Halikarnas Mozolesi.



4 Aralık 2013 Çarşamba

Samsung Galaxy Note 8.0 ve Bump !

Evet, galaxy note 8.0 imi uzun bir süredir kullanıyorum sanırım artık olumlu ve olumsuz yönlerinden bahsetme zamanı geldi.

Önce olumlu özellikler:
* Ağırlık ve ekran büyüklüğü olarak optimum boyutlarda diye düşünüyorum, bu sayede sürekli yanımda taşımada, yolda yürürken kullanmakta zorluk yaşamadım.
* Gazete, dergi, kitap okumak, facebook takip etmek, dizi seyretmek için ideal. Örneğin metroda ayakta kalsanız bile galaxy note'u rahatlıkla kullanabilirsiniz. Görüntü kalitesi tatmin edici.
* S kalem kullanımı ve yazı algılaması çok başarılı. Siz zamanla kaleme alışırken o da sizin yazı karakterinize alışıyor :)
* Not tutmak, liste hazırlamak, günlük tutmak gibi işlevler için hem kullanışlı hem de S kalem sayesinde yaratıcılığınızı kullanabiliyorsunuz.

Olumsuz özellikler:
* Kamerasını başarılı bulmadım. Flaşı yok ve ortalama kalitede fotoğraf ve video çekiyor.

Galaxy note 8.0'ın kamerasından memnun olmadığım, çoğu zamanda sırf fotoğraf çekmek için fazla büyük olduğundan fotoğraf çekmek için iPhone 4S'imi kullanıyorum.

İşte bu noktada yazı başlığımda bahsettiğim "bump" programı devreye giriyor. (https://bu.mp) Bump aygıtlar arasında veri paylaşımı programı ve en güzel özelliği android ve ios işletim sistemleri arasında da veri paylaşımına imkan sağlaması. Çok da eğlenceli bir bağlantı yöntemi var.
Bump programını her iki alete de yükleyip çalıştırıyorsunuz. Tabi aletler aynı zamanda internete de bağlı olmalı. İki aleti nazikçe birbirine tokuşturunca bağlantı kuruluyor ve veri paylaşımı sağlanabiliyor. Böylece bloğumda kullanmak istediğim fotoğrafları rahatlıkla IPhone'dan Galaxy note 8.0'e aktarıyorum.


26 Kasım 2013 Salı

London Aquarium, Southbank Christmas Market

Hafta sonu güzel havayı fırsat bilip kendimizi dışarı attık. İşte birkaç izlenim:

Waterloo da büyük bir iş merkezinin önündeki kaldırım detayı:


ihtiyaç durumunda itfaiye bu camları kırarak duman tahliyesini hızlandırıyor.

Southbank Christmas Market: www.southbankcentre.co.uk/winter-festival/markets




London Aquarium: www.visitsealife.com


23 Kasım 2013 Cumartesi

Winter Wonderland 2013, Hyde park...


Yeni yıl heyecanı Londra da günler öncesinden başladı.Birçok önemli caddedeki ışıklandırmalar, mağaza vitrinleri, marketlerin, mağazaların yeni yıl özel bölümleri şimdiden hazır. Biz bu akşam Piccadilly meydanı ve çevresini gezdikten sonra Hyde Park'ta kurulmuş olan büyük lunaparka gittik. Soğuk havaya rağmen sokaklar cıvıl cıvıldı.












Hyde parkta kurulan Lunapark için tüm zemine döşenen pvc yer kaplaması








14 Kasım 2013 Perşembe

İlk Cadilar Bayrami, nam-i deger "Halloween" 31 ekim'13



Evimizden ve çevreden minik ayrıntılar,
Köpük'üm de gayet başarılı bir korku malzemesi oldu bence :)

Eğer evinizi süslüyorsanız mutlaka seker, çikolatalarınızı hazır edin. Sokaklarda elinde cadı süpürgesi, "die! die!" diye bağırarak gezen minik canavarların hışmına uğramak istemezsiniz :))

1 Ekim 2013 Salı

Büyük Gün _ 20.07.2013

Sabah uyandığımda bu süreç içinde ilk defa heyecanlandığımı hissettim, 1 aydır öyle koşturmuştum ki heyecanlanmaya fırsatım olmamıştı. Ve artık planlayacak hiçbir şey kalmamış sadece günü yaşama zamanı gelmişti.
Bu düğünün konsepti nedir diye sorsalar herhalde "son dakika" derdim. Klasik süreçlerde aylar öncesinden belli olan işler bizde hep son anda kesinleşmiş, yapılmış, yada olmuştu. Düğün arabamızı bir gece önceden internetten kiraladık mesela.
(http://www.driveyoyo.com) Sabah Çağdaş, Bülent ile birlikte arabayı almaya gittiğinde biz de Gonca ile evde gün içinde yanımızda olması gerekenleri hazırlıyorduk. Kayınvalidemler ise sabah erkenden kalkmış, nikah şekerlerini hazırlıyorlardı, bizim sadece magnet verme fikrimiz içlerine sinmemişti. Düğün mekanını 4 gün önce kesinleştirmiştik.
(http://www.dalyanclub.com/davet-organizasyon/dalyan-garden) Mekanın fotoğrafçısı ve müzisyeni benden telefon aldıklarında çok şaşırmış hatta ayarlamalarımızı internet üzerinden yapmak zorunda kalmıştık.



Gün içinde kullanmak için Moda Hilton DoubleTree (http://www.hilton.com.tr/en/Doubletree-Istanbul-Moda ) de bir oda kiraladık. Otelin kuaförü içinde olduğu için İstanbul sıcağında ordan oraya koşturmak zorunda kalmayız, otelde hazırlanırız diye düşünmüştük. Çok da iyi yapmışız.




Makyajım da genel olarak doğallık hakimdi, biraz gözlere vurgu yaptık. Makyajımdan çok memnundum. Saçım için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Saç provası yapmanın önemini o anda anlamıştım ancak her şey için artık çok geçti :) saçım bir türlü istediğim şekilde olmuyor ve zaman daralıyordu. En sonunda sıradan bir at kuyruğu yaptık ve duvağı üstüne takıverdik.



Nerde okuduğumu hatırlamadığım bir söz vardı, "güzel gelin, mutlu gelindir ! " herhangi bir şeyin moralimi bozmasına izin vermemeye kararlıydım. Buna gelin çiçeğim de dahil, onu gördüğümde de büyük bir hayal kırıklığı yaşadım, gönderdiğim örnek resim ile alakası yoktu ama ne yapalım, nasıl olsa atıp kurtulacaktım :))





Makyajım bitip duvağımda takıldığında hazırlanmak için 15-20 dakikam kaldığını fark ettik. Bu arada Hilal de yanıma gelmişti. Zaman mı hızlı geçiyordu biz mi yavaştık bilemiyorum ama geç kalacağımızı düşünerek endişelenmeye başlamıştım. Bir yandan da en azından Çağdaş hazırdır diye düşünüyordum. Ancak odaya çıktığımız da o da ne! damatlığını aldığımız günden sonra bir daha kılıfından çıkarmadığımız için bir sürpriz bizi bekliyordu. Pantolondaki alarmı çıkarmayı unutmuşlardı. Neyse ki ceketin altında kaldı alarm. Nikahı böyle atlatmak durumundaydık. Gelinliğimi giydim, ayakkabımın altına bekar kız arkadaşlarımın ismini yazdım ve apar topar otelden ayrıldık.


Kiraladığımız araba Mercedes A 180 idi. İçi oldukça genişti. Çağdaş gelin arabasını kendi kullandı, Bülent, Gonca, Hilal, ben arabada 5 kişi üstelik biri gelinlikli :) buna rağmen çok rahattık. İstanbul trafiğinde çocukların saldırısına uğramamak için arabayı hiç süslemedik. İşe de yaradı, yolda kimse önümüze atlamadı, annemin her ihtimale karşı hazırladığı beşlik dolu zarflarda bize kaldı :)))

Kadıköy evlendirme dairesine geldiğimizde nikaha yarım saat kalmıştı. Yetişmiştik ya, arabadan inerken gelinliğimden gelen "cırt" sesine çok aldırmadım. Küçük bir yırtıktı allahtan. Bizi bir hazırlık odasına aldılar. Salonun fotoğrafçısı gelip fotoğraf ve video konularını anlattı. Ben de bu arada kollarımdaki küçük sivilcelere fondöten sürmek istedim, sanki çok lazımmış gibi. Gonca'dan yardım istedim sonra birden nasıl olduysa bir damla gelinliğime dökülüverdi. Bir kaç saniye bir sessizlik oldu, sanırım ağlayıp ağlamayacağımı tartmak istiyorlardı, ama mottom kesindi, " güzel gelin, mutlu gelindir! " sonra işte bu resimdeki hummalı çalışma başladı :)


Düğünden önce internette araştırma yaparken "gelinin acil durum çantası" ile ilgili bir sürü yazı görmüştüm, listeler vardı, şu lazım olur bu lazım olur. Kendi kendime o zaman demiştim ki hadi canım kim gelinliğine bişi döker ki, kim gelinliğini yırtar ki. Büyük konuşmamak ve deneyimlerden faydalanmak gerekiyormuş. Gelinliğimdeki ufak bir yırtıktı allahtan ama büyükte olabilirdi ve o zaman uhuya ihtiyacım olacaktı. Gelinliğimi lekelediğimde ise ıslak mendil, peçete ve bebek pudrasına ihtiyacım oldu. Lekeyi mümkün olduğunca temizledikten sonra üstüne bebek pudrası dökerek renk farkını azaltabiliyorsunuz. Bunlar dışında gün içinde makyajımı tazelemek için şeffaf pudra ve rujumu kullandım, bir de parfüm. Babet günün ilerleyen saatleri için doğru bir tavsiye olabilir ancak ben zaten babetle de rahat edemediğim için bu günümü kendimi beğeneceğim şekilde topuklularımla atlatabileceğimi düşünüyordum, yanılmadım ;)


Nikah salonuna çıkışımız çok komikti. Bizi bir kapının önüne çağırdılar, zannettik ki bekleyecegiz sonra bize eşlik edecekler salona gideceğiz. Daha ne oluyor anlaman önümüzdeki kapı açıldı ve salonla karşı karşıya kaldık. Çağdaş ile heyecanımızı bastırma yöntemimiz çok farklıydı. Ben yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirip tamamen hareketsiz kalmayı tercih ederken, Çağdaş yaramaz bir çocuk gibi orayı burayı mıncıklıyor, salondakilere laf atıyordu :) Neyse ki bir süre sonra nikah memuru geldi ve nikahımız bir çırpıda kıyıldı.


Benim nikah şahitliğimi 13 yıllık üniversiteden arkadaşım, dostum Hilal yaptı. Çağdaş'ın şahidi ise çocukluk arkadaşı, dostu Bülent oldu. Onların da heyecanı her hallerinden belli idi. Nikahtan sonra hemen çıkışta tebrik ve takı merasimi yapıldı. Sevdiklerimiz, sevenlerimiz güzel dileklerini ilettiler.



Sonra sıra gelin buketini atmaya geldi. Heyecanlı kalabalık içinde buketi yakalayan amcamın nişanlı kızı Burcu oldu. Artık darısı hayırlısıyla başına :)





Nikahtan sonra akşamki organizasyona kadar uzun bir zaman vardı, bizde otele geri döndük. Dinlenip bir şeyler atıştırdık ve Hilal bizim otel içinde birkaç fotoğrafımızı çekti.















Ve birkaç kare de akşamki organizasyondan, eğlenmekten çok fotoğraf çektirmeye vakit olmayan zamanlar :))




















P. by Miroslava Andric
P. by Miroslava Andric
P.by Miroslava Andric